TV İZLEYELİM

iframe src="http://www.30minutelunchbreak.com/gadgets/livetvint.html?channel=Sky News&?auto=Yes" border="0" frameborder ="0" scrolling="no" width="270" height="270" marginwidth="0">

1 Ağustos 2009 Cumartesi

TAS İle TAMAM ın ALAKASI?! - Emrah Özer (2000 End)

Yücel Bey,

İTÜ bünyesinde gerçekleşen bu girişimden bizi haberdar ettiğiniz ve fikirlerimizi sorma inceliğini gösterdiğiniz için teşekkürler.

Öncelikle ifade etmek isterim ki ben de bütün yazı ve görüşleri okudum. Bunu yapma amacım uzun zamandır desteklediğim ana dilde eğitim verilmesi konusunda farklı yaklaşımlar getirebilecek yeni görüşler olup olmadığını merak etmemdi. Ancak gördüğüm kadarıyla benim fikrimi değiştirebilecek kuvvetli bir sav yok. En basit haliyle, yabancı dilde eğitimi destekleyen arkadaşlarımın hepsi yurtdışında zorlanmaktan veya uluslararası firmalarda üst düzey pozisyonlara gelememekten şikayet etmişler. Kariyer konusunda tek belirleyicinin yabancı dilde eğitim almış olmak veya olmamak olmadığını söyleyerek ayrı bir tartışma konusu olan bu iddiayı çok da açmadan kendi tecrübelerimden bahsetmek istiyorum.

Ben ilkokul sonrasında kolej olarak tabir edilen okullardan birinde bir yılı hazırlık olmak üzere toplam dört yıl Almanca eğitim aldım. Daha sonra maddi sebeplerden dolayı liseyi devlet lisesinde okumak zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum ama Allah'tan ve iyi ki devlet lisesinde okumuşum. Ortaokulda matematik, fizik, kimya gibi dersleri Almanca okumaktan dolayı bütün bu derslerden soğumamın yanında, liseye geldiğimde anladım ki ben bu derslerden hiçbir şey öğrenememişim. En basit manada asal sayı nedir onu bile bilmiyordum. Bunu fark ettiğimde dehşete kapılmıştım, o nedenle hala hatırımdadır. Sonrasında öğrendiğim her şeyi devlet lisesinde öğrendim ve 1995 yılında yapılan ÖSS-ÖYS kombinasyonunda İTÜ Endüstri Mühendisliği'ni kazandım. Burada şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Ailemde öğretmen olmadığı için özel okuldan Anadolu lisesine geçiş yapamadım. Ben liseyi düz lise diye adlandırılan devlet lisesinde okudum ve burada aldığım eğitim sayesinde Türkiye çapında ilk 1500'e girerek bu bölümü kazandım.

Size bu konu ile ilgili lisede yaşadığım bir anımı aktarmak isterim. Lisede birinci yabancı dil olarak İngilizce veriliyordu. Benim gibi Almanca okumuş üç kişiyle beraber okulun tek Almanca öğretmeniyle beraber haftada iki saat Almanca tekrarı yapıyorduk. Bir gün hocamız Almanca'nın ne kadar kuvvetli bir ifade gücü olduğunu oysa Türkçe'nin bu konuda zayıf kaldığını söyledi. Hatta Türkçe'nin bazı noktalarda saçma olduğunu Almanca'nın ise tamamen kurallar ile örülü bir dil olduğundan bahsedip şu örneği verdi. "Tastamam derken ne alakası var tas ile tamamın? Oysa Almanca'da böyle saçma ifadelere rastlayamazsınız". Almanca bilenler bilir. Almanca gerçekten çok kurallı bir dildir ancak her kuralın bir de istisnası (Ausnahme) bulunur. Ayrıca ben bunca yıldır Almanya'ya gider gelirim. Gündelik konuşmalarda Almanların bile düşüncelerini ifade etmekte zorlandıklarını ve İngilizce'nin etkisinden şikayet ettiklerini gördüm. Neyse konumuza dönersek; ben izin alarak söz aldım ve tastamam kelimesinin tas ve tamamdan oluşmadığını, Türkçe'de pekiştirme için belli kurallar olduğunu söyledim. Burada kural çok basit. Pekiştirmek istediğiniz kelimenin ilk hecesini alıp araya gerekirse "y,s,ş,n" kaynaştırma harflerinden birini koyarsınız. Böylece kelime ta + s + tamam şeklinde oluşur. O manada her Türk'ün öncelikle kendi dilini çok iyi öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bunun yanında üniversiteye başladığımda İngilizcemin eksik olduğunun farkındaydım ve bu nedenle bir sene de burada İngilizce hazırlık okudum ve sonrasında öğrendiklerimi unutmamak için o zamanlar var olan İngilizce Destekli Öğretim'i (İDÖ) seçtim. Birçok kişiye bu eğitim şekli külfet olarak geliyordu. Çünkü İDÖ'yü bitirmek için şimdi hatırlamadığım sayıda krediyi tamamlamak ve bunun için de seçmeli derslerden bir kısmını tekrar İngilizce okumak ve geçmek zorundaydınız. Bu herkesin altına girmek istemeyeceği bir yüktü.

Peki bu süreç sonunda ne oldu? Dört yıl Sabancı Grubu'nda, dört yıl da Mercedes'te değişik görevlerde çalıştıktan sonra yine yabancı dilde eğitimi destekleyenlerin benimsemeyeceği bir şirkette (çünkü şirket %100 yerli sermayeli bir KOBİ) bir yıldır fabrika müdürü olarak çalışıyorum. Bugüne kadar Amerikalılara sunum da yaptım, Almanya'da projelere de katıldım. Hiçbir zaman yabancı dil nedeniyle kendimi ifade etmekte zorlanmadım. Ancak şu da bir gerçek. Sayın Süleyman Demirel'in belirttiği gibi İTÜ Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verecek mimar ve mühendisleri yetiştirmekle ünlüdür. Bunu yaparken de uluslarası standartları benimser. Bu İTÜ'nün misyonudur diyebiliriz. İTÜ bu misyonundan vazgeçerse Türkiye'nin üniversite eğitiminde temeli sarsılmış olur. Türkiye'de zaten yeterince batı kültürü ve şirketlerine hizmet verecek kadroları yetiştiren üniversiteler mevcut. İTÜ'nün bunlara katılması Türkiye'ye çok şey kazandırmaz ancak çok şey kaybettirir.

Son olarak şunu da belirtmek isterim. Son üç yıldır Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans yapıyorum. Dersler konusunda ortaokulda yaşadığım sıkıntıyı aynen yaşadım. Bazı arkadaşlarımın stokastik dersini anlamak için Türkçe kaynakları internetten sipariş ettiğini, bazı derslerde öğrencilerin hocanın Türkçe anlatmasını istediğini, öğrencilerin bazı sunumları da Türkçe yapmak istediklerini gördüm. Yüksek lisans seviyesinde bunlar oluyorsa lisans seviyesinde olması doğaldır diye düşünüyorum.

Dil, kültür, anadilde eğitim gibi çok geniş, kapsamlı ve önemli konuların "yurtdışında zorlanıyoruz, uluslararası firmalarda yükselemiyoruz" gibi basit tezlerle sonuca bağlanamayacağını ve konunun bu kadar basit bir düzleme indirgenemeyeceğini düşünüyorum. Daha önce belirttiğim gibi bu konularda tek etken yabancı dilde eğitim değildir. Bunu da bu tip firmalarda çalışmış bir kişi olarak çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Burada konu yalnızca anadilde eğitim değil büyük bedeller ödenerek kazanılmış egemenliğin korunmasıdır. Bu nedenle yabancı dilde eğitime kesinlikle ve sonuna kadar hayır diyorum.

Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.